Öncelikle neden katlanır bisiklet ?
Bisiklet sürmeyi 92 yılında bir katlanır bisiklet kullanarak öğrenmiştim. 92 yılında ve katlanır ? Doğum yılınız 95 sonrası ise bu cümle biraz ilginç gelebilir. O bisiklet katlanırların atası Pinokyo tabiki. Amcamın oğlu Hakan ağabeyimindi Pinokyo. Sele borusu ile gidon boğazı arasına bir tahta koyarak önde konforlu bir seyahat alanı oluşturmuştuk. Öz ağabeyim ve Hakan ağabeyim iyi anlaşırlar ama beni aralarına pek almazlardı. 90 lı yıllarda sokak kültürünü tatmış her kardeşin yaşadığı sendrom bu. Ancak haklarını yemeyeyim. Bisiklet sürmeyi Hakan ağabeyim öğretmişti bana. O dönemlerde fotoğraf çekmek çekilmek pek mümkün değildi zamanın teknolojisi nedeniyle. 90’lı yılların o efsanevi sokak kültürünü dibine kadar yaşadığımız günlerden kalan fotoğraf yok hiç elimde. Bu hep çok üzmüştür beni.
Sokaktaki ve çevre sokakta bisikleti olan çocuklara hep çok özenirdim. 1 tur sürmek için onlara türlü meybuzlar ısmarlardım.(Meybuz ayrıca yazıya alınması gereken Akdeniz kültürünün önemli bir unsuru) Hatta bu işi paraya çeviren insanlar vardı. Mersinde yine Hakan ağabeyimle gittiğimiz bir bisiklet kiralamacısı vardı. Adamın bir sürü bisikleti ve Süper 51 model motosikletleri vardı. Atıyorum 1 lira karşılığı bulunduğumuz yerde 3-4 tur atar bırakırdık. O günlerin kiralama kültürü oydu. Sadece bir kaç tur. Bu yazıyı hazırlarken tekrar hatırladım ki çocukluğumun en büyük haliydi bir bisiklet sahibi olmak. Çocukların elektronik cihazlara boğulmadı harika zamanlardı. Bisiklet arzum beni kötü yollara düşürdü. Evden arakladığım paralarla bir bisiklet almıştım. Orta okul zamanlarında yapmıştım bunu. Küçük yaşıma rağmen, bisikletçi o bisikleti bana nasıl sattı hala merak ederim. Aldığım bisikleti asla eve götüremedim. Çünkü sorulacaktı parayı nerden bulduğum. Nasıl aldığım anlaşıldığında ise canım anacığımdan bir ton dayak yiyecektim. E tabi yalancının mumu yatsıya kadar. Gün geldi yediğim naneler ortaya çıktı. Dayak kaçınılmazdı.
Çok uzun zaman başkalarının bisikletlerini kullandım. Meslek lisesi okuduğum dönemde haftanın 3 günü gittiğim stajımdan 96 TL maaşım vardı. O paraları biriktirip toplama bir bisiklet aldım. Artık tamamen bana aiti helal bir bisikletim vardı. 2002 den 2005 yılında üniversiteyi kazanana kadar o bisikleti kullandım. İki bisikletimin de tarzı mtb idi. Mtb’den vaz geçemememin sebebi bu zamanlardan geliyor olsa gerek.
Neden katlanır sorusunun cevabına gelecek olursak,(sonunda!) şehir içinde keyfi yada ulaşım amaçlı sürüşler için, iş sonrasında servisle sahile inip sahil turu yapabilmek için, metro ve otobüsleri rahatlıkla kullanabilmek için, şehirler arası otobüslere atıp farklı şehirlere gidip şehir turları yapabilmek için (Özellikle Eskişehir) mtb ve tur melezi 29” jant bisikletimin yanına katlanır bisiklet almayı tercih ettim.
Katlanır bisiklet, 2018 yılı ortasına kadar bana hep itici ve konforsuz görünmüştür. Taa ki canım ciğerim çok eski arkadaşım Esra’nın düşeşe getirerek aldığı ikinci el dahon marka bisikletini bakıma götürmek için teslim alana kadar. Bisikleti Türkiye gezintisi için yola düştüğü bir dönemde Köyceğiz’de bir bisikletçiden almış. Aldığında da oldukça bakımsızmış. Üstüne kendisi de katlanır milini kırınca bisikleti kendisinden aldım ve tabi ki Gizem Bisiklete götürdüm. Tüm eksiklerini giderdik. Tüm temizliğini ve bakımı yaptık. Hazır bakımını yapmışken şöyle bir gezineyim deneyeyim dedim. Bir iki saatlik gezintide hep ön yargı ile yaklaştığım bu geometriden inanılmaz keyif aldım. Bisikleti vermek istemedim geri. Nasrettin hocanın kazan hesabı, Esrayı arayıp ”Bisikletin öldü. Başımız sağ olsun” demek geldi içinden.
İlk katlanır tecrübemin ardından ciddi ciddi katlanır almayı düşündüm. Keşke düşündüğüm zaman diliminde alsaydım. Muhtemelen en az 750-1000 TL civarında daha ucuza almış olacaktım mart 2019’a göre. Para durumları çok iyi olmadığından sonraya bırakmıştım. Ağustos 2018 gibiydi dolar fırladı vs. fiyatlar katlandı. Şubat 2019 da katlanır araştırmalarına başladım. Carraro Flexi 108 ile Dahon Meriner D8 arasında gidip geldim. Ekipman olarak hemen hemen aynı. Lastik ve sele farkları vardı sadece ama fiyatları arasında 1000 TL fark vardı. Dahon 1000 TL kadar daha pahalıydı Carraro’dan. Aradaki fiyat farkını gözetmeksizin Dahon’u önerdi Gizem Bisikletin sahibi Engin ağabeyim. O şiddetle Dahon öneriyorsa vardır bir bildiği diyerek elinde ki sarı renkli Meriner D8’i satın aldım. Ödeme konusunda her türlü kolaylığı sağladı sağ olsun. Dahon’un sitesinde Mango kod adına sahip turuncu renkli modeli daha çok hoşuma gitmişti ama o ürünün gelmesine daha çok zaman vardı. Nisan sonu belki!. Seçim sonrası Dolar’ın iyi bir darbe vuracağını düşündüğümden aldım D8’i.
Bisikletin kutusunu ilk gördüğümde yadırgadım.Daha farklı bir tasarımı vardı ve Amerika’da üretilen bir ürünün kutusunda neden Türkçe yazsın ki ?
Gerçek şu ki Aslı Bisikletin distribütörlüğünü yaptığı Dahon marka bisikletler Amerikan hazır gelmiyor. Montajlı ve kutulu Dahon’ların maliyetleri yüksek olduğundan Aslı Bisiklet yetkilileri bisikleti parça parça getirip Türkiye’de montaj ediyorlar. Ardından kendi yaptırdıkları kutulara yerleştirip piyasaya sürüyorlar. Dolayısı ile parçalarını istedikleri gibi birleştirebiliyorlar. Bu nedenle Amerika’da satılan D8 ile Türkiye’de satılan D8 arasında kadro rengi ve ekipman farklılıkları görülebiliyor.
Dahon Türkiye sitesinde görülen teknik veriler resimdeki gibi. Bir çok parçanın bilgisi yok. Örneğin lastikler isimsiz. Üzerinde sadece Dahon ablemi var. Selede aynı şekilde isimsiz. Lastik konusunda daha önce Schwalbe Citizen tercih edilmiş. Maaliyet düşürmek adına artık kullanılmıyor.
D8 ile ilk gezintiye çıkarken, bir kaç hafta önce aldığım Vaude Karakorum arka heybemin bir tanesini yanıma aldım. Heybenin ayarlanabilir mekanizması sayesinde rahatlıkla monte ettim. Bisiklet sol tarafa katlandığından sağ heybemi yanıma aldım. Yani aktarıcının olduğu taraf ! Herhangi bir sorun yok. Heybe aktarıcı ile herhangi bir temas halinde değil.
Sele borusu üzerinde rahat ve tekrarlanabilir ayara yapabilmek adına cetvel çizilmiş. Bisikleti alalı çok olmadı ama 5-10 kez sele ayarı yaptım. Ayar esnasında sele borusunda herhangi bir boya deformasyonu görmedim. Bu önemli ve güzel bir detay.
Göbeklerde eski usül 6 köşe başlı somun tercih edilmiş. Bu nedenle lastik patlaması gibi durumlar için yanınızda bir adet 14-15 anahtar taşımanız gerekli. Neden mandal tercih edilmediğini şuan için anlayamadım. Umarım sorumun cevabı lastikte olduğu gibi maliyet değildir.
Viteste kolunun basmalı seçilmesi yine hoşuma giden detaylardan. Esra’nın bisikletinde avuç içi ile değiştirilen bir vites kolu vardı. Bu kol bana hem ergonomik gelmiyor, hem de fazla oyuncaksı görünüyor.
Kadro üzerine suluk demiri için delikler açılmış. Kadro geometrisi gereği orada koyulacak bir suluk çok şık durmayacaktır. Hatta sürüş esnasında rahatsız bile edebilir. Bu nedenle çok kullanışlı gelmedi bana.
Sürüş Deneyimi
-Bisikletin teknik verilerinde kullanıcı boyu üst sınırı için 185 cm belirtilmiş. Ben boyum 190 cm ve sele boyunu kendime göre ayarladığım da sürüş pozisyonu tur bisikletimden çok daha konforlu ve rahat. Hatta şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki 195 cm boya sahip bir kullanıcı benimle aynı konfora sahip olarak bu bisikleti kullanabilir.
-Bisikletin üzerine binip yola düştüğünüzde kadro size oldukça tok bir hissiyat veriyor. Üzülerek belirtmeliyim ki kilom 113 civarında. Yani belirtilen limitin dışında. Buna rağmen bisiklet üzerinde pedal atarken kadronun verdiği o tok ve rijit hissiyat çok hoşuma gitti.
-Maltepe-Beşiktaş arası yaptığım il sürüş esnasında ufak çaplı tırmanışlar yaptım. Jant çapı küçük ve 8 ileri manuel vites olması sebebi ile tırmanışlar oldukça rahat gerçekleştirdim. Fizik kuralları da bunu söyler.
-Düz yolda ilerlerken 25km/s hıza çok çok rahat ulaştım. Bu hızı uzun süre rahatlıkla koruyabildim. Beni en çok mutlu eden şeylerden biride buydu. Çünkü bir katlanır bisikletten İstanbul içerisinde yapacağım gezintide bu denli bir performans beklemiyordum.
-Katlama esnasında bazı küçük kurallara dikkat etmezseniz mıknatıslar öpüşmüyorlar.
-V frenler çok güven vermedi açıkçası. Hem jant çapının küçük olması hem de kilomun fazlalığı sebebi ile frenin tepkisi zayıf geldi bana. Bu nedenle acil durumlarda frenden alacağım tepkinin durumuna göre bisikleti kurallı kullanmam gerekecek. 175cm 70-80 kg civarında bir kullanıcı için bu kaygının hiç olmayacağını düşünüyorum.
-Bisiklet üzerinde siyah renge sahip ekipmanların tamamı mat renge sahip. Kadro ise parlak sarı. Satın alırken biraz yadırgamıştım ama biraz kullandıktan sonra çokça hoşuma gitti. Kadroda mat renk olsa idi tadından yenmezdi.
-Katlanır mekanizmasında kullanılan ekipmanlar boşluksuz, sıkı. Herhangi bir mandal yada katlanır kilidinde rahatsız edici gevşeme kesinlikle mevcut değil.
-Bisiklet doğası gereği küçük bir kadroya, lastik çapına ve kısa gidona sahip. Bu nedenle manevra kabiliyeti zayıf. Trafikte araçlar arasında ilerleme konusunda beni zorladı.
Bu bisiklet 3400 birim paranın karşılığı mı ? Kesinlikle değil. Ancak döviz kuru nedeniyle ne yazık ki ülkemizde istisnasız her şey fazlasıyla pahalı kazandığımız paraya oranla. Asgari ücretin 1600 dolar olduğu Amerika’da bu bisiklet 670 Dolar. Asgari ücretin 2100 TL olduğu ülkemizde bu bisiklet 3400 TL. Tahmin ediyorum dahada yükselecek. Bu yüksek fiyat nedeniyle ”tavsiye diyorum tercih edin kullanın” demeye dilim varmıyor açıkçası. Engin ağabeyimin yardımları olmasa benimde almam pek mümkün gözükmüyordu. Bu nedenle bu standartlarda bir katlanır arayışınız varsa Flexi 108 de iyi bir seçenek.
Velespitli Seyyah Sabri Yurdakul meriner D8 için güzel bir deneyim videosu hazırlamış. Aşağıdaki videodan izleyebilir, daha detaylı bilgi edinebilirsiniz.
Keyifli sürüşler…